1. Anasayfa
  2. Yaşam

Depreme dayanıklı bina için 'soğan çuvalı'(karbon elyaf) yöntemi!

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından herkes ‘oturduğum bina sağlam mı?’, ‘binamı nasıl güçlendiririm?’ sorularının yanıtını arıyor. Hatay’da 2008 yılında güçlendirme yapılan bir bina ayakta kalırken, yan bloğunun enkaza dönmesiyle gözleri o binada kullanılan yönteme çevirdi. ODTÜ’lü ekibin ‘soğan çuvalı’nı andıran karbon lifli polimerle binayı kapladığı yöntem geniş yankı uyandırdı. Antakya Kooperatif Evleri sitesinde ayakta kalan binayı Hatay’a giderek inceleyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu “Kaybedilen 25 yıl için içimiz yanıyor. Daha fazla beklemek ölüme davetiye çıkarmak demektir. O yüzden bir an önce karbon elyaf yöntemini İstanbulluların hizmetine sunacağız.” dedi. Peki karbon elyaf nedir? Nasıl uygulanır?

Depreme dayanıklı bina için ‘soğan çuvalı'(karbon elyaf) yöntemi!
0

Türkiye’nin yaşadığı en büyük felaketlerden biri olan 6 Şubat tarihindeki Kahramanmaraş merkezli iki deprem, 10 ilde korkunç yıkımlara neden oldu. Deprem sonrası herkesin aklındaki soru oturdukları binaların sağlam olup olmadığı. Uzmanlar her zemine ev yapılabileceğini ancak önemli olan konunun zemine uygun malzeme kullanılması olduğuna dikkat çekiyor. Ancak 1,5 milyon binanın bulunduğu İstanbul gibi mega bir kentte çürük yapıların yıkılıp yeniden depreme uygun olarak inşa edilmesinin maliyeti çok yüksek.

Deprem felaketinin en ağır yaralardan birini alan Hatay’da yaşanan bir olay ise ‘deprem değil bina öldürür’ söylemini adeta kanıtladı. Antakya Sümerler Mahallesi’nde 1975 yılında temeli atılan Belediye Kooperatif Evleri sitesinde A3 Blok depremde tamamen yıkılırken, A1 Blok ağır hasar gördü, 14 yıl önce güçlendirme çalışması yapılan A2 Blok ise ayakta kaldı ve 55 kişi depremden yara almadan kurtuldu.

“Duyurmaya çalıştık ama ilgi bıçak gibi kesildi”

Diken’de yer alan haberde Hatay’daki projeyi Ekim 2008-Mart 2009 tarihleri arasında ekibiyle birlikte güçlendirme çalışmasını gerçekleştiren TED Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Günay Özcebe,  “Biz bilim insanıyız, görevimiz çare üretmek. ODTÜ’deki akademisyenlerle beraber yaptık. Yöntemimizi geliştirdikten sonra bunu bir binada uygulayalım dedik ve söz konusu binada uyguladık. Yapılabildiğini gösterdik. Sonra bunu duyurduk. Hatta NATO’dan bile maddi destek aldık. Elimizden geldiğince duyurduk ama ilgi bir anda bıçak gibi kesildi. 2011’e kadar duyurmaya çalıştım bu yöntemi. O dönem, Türkiye gündemine yeni bir söylem hakim oldu: ‘Biz binalarımızı güçlendirmeye inanmıyoruz, hepsini yenileyeceğiz.’ Kulağa çok hoş geliyor, keşke böyle olsa ama bu ülkeleri aşar. Hem bu söylem hem basının ilgisinin azalmasından dolayı projenin devamı gelmedi, ilgililere ulaşmadı. Biz, üç beş ayda binayı bu duruma getirdiysek 15-20 yılda neler yapılabilirdi.”

“Yeniden inşa etmek, ülkelerin ekonomik boyutunu aşar”

Özcebe, söz konusu bu işin ekonomik boyutunun ülkeleri aşacağını belirterek, “Binaları 30-40 yıl önceden yenileyemezsiniz. Türkiye’de bu sırada Marmara, Van, Elazığ, İzmir ve Bingöl depremleri oldu. Yapılması gereken, insan hayatına kasteden binaları bir an önce kaldırmak. Kentsel dönüşüm yapılmalı. Ekonomik değeri olan, ömrünü tamamlamamış binalarsa güçlendirilmeli. Biz de insanları evlerinden çıkarmadan, çevreyi olabildiğince az rahatsız eden bir yöntem geliştirmek istedik ve bu ortaya çıktı. Badana etkisi yaratıyor, insanlar evlerini tahliye etmek zorunda kalmıyor. Bu binaları güçlendirmekten başka çözüm yok. Maliyet konusunda da zaten maliyet yüzde 10-20 olmalı. Maliyet yüzde 40’a çıkarsa yapmayın deriz. Binayı nasıl elden çıkartmak lazım onu düşünmek gerekir.”

“Kaderle açıklanamaz”

Depremlerin neden olduğu yıkımların kaderle açıklanamayacağını belirten Özcebe, “Bugün inşaat mühendisliği teknolojisi, Japonya’da 9 büyüklükteki bir depreme karşı yapı üretebilecek bir düzeyde. Bu sır değil. Tüm ülkelerin inşaat mühendisliği okullarında erişilebilecek teknolojiler. Ülkemizin ciddi üniversiteleri var bunu yapan, ciddi müteahhitleri var. Japonya’da olan neden burada olmuyor diye sormak lazım. Kaderle açıklanamaz. Bu kader değil. Doğal bir olay, insan elinin değdiği yere ulaşırsa afet olma özelliği taşıyabilir. Afete karşı duyarlı toplumlar bunlardan en az hasarla çıkan toplumlar oluyor. Maalesef bizde böyle gelişmedi. Kader diye işinden çıkıyoruz ama kader değil.”

Evinizi güçlendirmek için nereye başvurmalısınız?

Evini güçlendirmek isteyenler kişilerin belediyeler, üniversiteler ve inşaat mühendisleri odalarıyla temasa geçmesini öneren Özcebe, sözlerine şöyle devam etti: “Yönetim politikasından dolayı güçlendirilmeye yanaşılmıyor. Binasını güçlendirmek isteyen vatandaşlar var ama ne yapacağını bilmiyor. Tüm Türkiye için bir şey öneremem, her yerin durumu farklı…  İstanbul Büyükşehir Belediyesi ciddiye alıyor bu durumu mesela. Yetkin üniversitelerimiz, hocalarımız var, onlara danışabilirler. Her şehirde inşaat mühendisleri odalarının temsilcilikleri var. Buradan da bilgi alabilirler. Bunlar ilk aklıma gelenler, bürokratik kısmını bilmiyorum tabii.”

Töre: “Perde beton gibi bir dönüşüm sağlanıyor”

Balıkesir Üniversitesi İnşaat Mühendisliği öğretim görevlisi Dr. Erkan Töre ise yıkılmayan A2 Blok’un ODTÜ ve İTÜ tarafından, ağır hasar gören A1 Blok’un ise yerel bir mühendislik şirketi tarafından güçlendirildiğini belirterek, “Türkiye’de geliştirilen ve yönetmelikte de yer alan duvar güçlendirme yöntemiyle, dolgu duvarları karbon lifli polimerle güçlendiriyoruz. Böylece, taşıyıcı sistemin davranışlarını etkiliyoruz. Perde beton gibi bir dönüşüm sağlanıyor. İçeride incelemelerde bulunduğumuzda, güçlendirme çalışmalarının doğru çalıştığını tespit ettik. Yapı içinde güçlendirilmeyen bölümler, ağır hasarlı durumda. Ancak günün sonunda iki binada yaşayan insanlar, kendi imkanlarıyla konutlardan çıktılar” bilgilerini paylaşmıştı.

İmamoğlu: “İstanbul’da karbon elyaf yöntemiyle güçlendireceğiz”

Deprem sonrası bölgeyi ziyaret eden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da Antakya Kooperatif Evleri sitesinde ayakta kalan binayla ilgili bilgi aldıktan sonra “Biz, İstanbul’un yoğun yapı stokunda bir hız arıyoruz. Yık, yap, yenile, imar hakkı vesaire kaosu, İstanbul’u hem üst üste bindiriyor nüfus olarak hem yoğunlaştırıyor hem de zaman yetmez” diyerek üzerinde çalışacaklarını kaydetmişti. İmamoğlu, bugün yaptığı açıklamada ise “Kaybedilen 25 yıl için içimiz yanıyor. Daha fazla beklemek ölüme davetiye çıkarmak demektir. O yüzden bir an önce karbon elyaf yöntemini İstanbulluların hizmetine sunacağız. Bunun için karbon elyafla güçlendirilecek binaların maliyeti için vatandaşa destek vereceğiz. Güçlendirme bedelini belediye olarak biz ödeyeceğiz, İstanbullular da bunu 3 yıla yayılan taksitlerle geri ödeyecekler. Böylelikle dayanıksız binaların en azından ayakta kalmasını ve ölüm riskinin azalmasını sağlayacağız” dedi.

Soğan çuvalına benziyor

Görüntü olarak soğan ya da patates çuvalına benzer bir malzeme ile yapılan çalışmada çeliğe göre çok daha güçlü 0,1 milimlik karbon lifli polimerler kullanılıyor. Karbon lifli polimerler iç duvarlara çaprazlama monte ediliyor ve bu yolla binanın çökmesi engelleniyor. İşte 2009 yılında NATO’nun Youtube sitesinde yayınlanan ve NATO tarafından destelenen o projenin anlatıldığı video:

 

 

 

 

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir