Bilim Akademisi Üyesi, yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Sözcü yazarı Ruhat Mengi’nin sorularını yanıtladı. Görür Kahramanmaraş için yıllarca uyarıda bulunduğunu ancak dikkate alınmadığını belirterek bu kez İstanbul için uyardı!
Prof. Dr. Görür Kahramanmaraş ile ilgili ciddiye alınmadığından yakınıp İstanbul için şu uyarıyı yaptı:
“Ben bir yer bilimci olarak şununla da bağdaştırınca daha da içten içe sinirleniyorum; Bu bölgede depremin olacağını, buranın bir deprem kenti olduğunu, büyük bir depreme gebe olduğunu ben başta olmak üzere birçok yer bilimci arkadaşımız da söyledi ki özellikle 2020 yılının ocak ayında Elazığ depremi olduğu zaman ben Elazığ depremini değerlendirirken gazetecilere şunu söyledim; ‘Bundan sonraki hedef Maraş yöresi olur, bundan sonra büyük depremleri Maraş yöresinde yani Çelikhan, Erkenek civarında bekliyorum’ dedim, nokta atışı gibi. Bu bilimsel bir öngörü, benim özel yeteneğim filan değil, başka arkadaşlarım da bunu söylediler. Şimdi, bu uyarıyı 3 sene önce yaptık ve hiçbir şekilde ciddiye alınmadığını, hiçbir çalışma yapılmadığını burada görüyoruz. En azından burada yeterince çadır depolanma vs. yok muydu, işte Hatay’da yangınlar var, gerekli jeneratörler, moloz kaldırma, göçük altından kurtarma faaliyetleri yetersiz, bende gerekli hazırlığın olmadığı gibi bir kanaat oluştu. Yıkımın büyüklüğünü göz önüne alırsak 10 ilde bu iş zor ama 10 ilin de deprem bölgesi olduğu, deprem gelebileceği eğer yıllarca önce söylenmişse, biliniyorsa bir deprem kuşağında yer alan kentlerin olası bir depremi düşünerek böyle bir yapı stoku, böyle bir alt yapı, böyle bir afet yönetimi organizasyonuyla bu depreme yakalanmaları da doğrusu ‘Biz bu işi sahada adam gibi yapmamışız, masa başında zaman geçirmişiz’ gibi bir algı yarattı.”
‘İSTANBUL BÜYÜK ZAYİAT VERİR’
Görür, yıkıcı depremin ardından beklenen İstanbul depremiyle ilgili de şunları ifade etti:
“Ben İstanbul ölçeğinde kaybın çok büyük olacağını düşünüyorum. Çünkü İstanbul’da mikro bölgeleme çalışmasının olması, kentin mikro bölgeleme esaslarına göre mekanlarının kullanıldığı anlamına gelmiyor. Yapılmaması gereken birçok yerde binalar yapılıyor. Zemin etüdü olmayan yerlerde gökdelenler dikiliyor. Yani İstanbul gecekondu mentalitesiyle inşa edilmiş bir kent, yüzde 60’ı mühendislik hizmeti bile görmemiş. Böyle bir kent büyük bir depremde bu yapık stokuyla büyük zayiat verir. Tedbir alınmazsa on binlerce insanımız daha ölür”