Sandwich
Sabahları kahvaltıda ya da atıştırmalık olarak ara öğünlerde sıklıkla tükettiğimiz ve dilimizde ‘ekmek arası’ olarak da adlandırılan sandviçin hikayesi, yaklaşık üç asır öncesine dayanmakta. Rivayete göre kumar oynamayı seven IV. Sandwich Kontu John Montagu’nun oyun sırasında ara vermemek için çalışanlarından iki ekmek arasına et koymalarını istemesiyle keşfedilir. Sandviç olarak adlandırılacak bu lezzet, 18’inci yüzyılın ikinci yarısından itibaren İngiltere’den tüm dünyaya yayılır.
Pizza Margheritta
Klasik pizza severlerin vazgeçilmezi pizza margaritanın keşfi ise 1889 yılında gerçekleşir. Şef Raffaele Esposito, Kraliçe Margherita için İtalya bayrağının renkleri olan kırmızı, beyaz ve yeşil renklerin hakim olduğu bir pizza yapar. Kraliçenin bu pizzayı çok beğenmesi üzerine ise pizzanın adı Margherita olarak anılmaya başlar.
Kaiser Roll
Avusturya’da ünlü olan bir ekmek olan kaiser roll, adını 1848-1916 yıllarında hükümdarlık yapan I. Franz Joseph’ten almakta. Un, maya, tuz, şeker, tereyağı ve susamla hazırlanan dışı çıtır bu lezzete sabahları soğuk et ve çay eşliğinde kahvaltı yapan hükümdar tarafından çok sevilir. Fırıncılar ise hükümdara saygı gösterisi olarak bu ekmeğe Almancada ‘imparator/yönetici’ anlamına gelen kaiser ismini verir.
Carpaccio
Çiğ etin çok ince dilimlenmesiyle hazırlanan İtalyan mutfağı lezzetlerinden Carpaccio ise ismini Rönesans döneminin ünlü ressamlarından Vittore Carpaccio’dan almakta. Ünlü ressamın eserlerinde kullandığı kırmızı ve beyaz tonlarından etkilenen Şef Giuseppe Cipriani, 1950’de kurucusu olduğu Harry’s Bar’da çiğ eti dilimleyerek hazırladığı yemeğine ‘carpaccio’ adını koyar.
Beef Wellington
İngiliz mutfağının özel davet yemeklerinden biri olan Beef Wellington, dana etinin çıtır milföy hamuruna sarılmasıyla hazırlanmakta. Adını ise Waterloo Savaşı’nda Napolyon’a karşı zaferiyle anılan Wellington Dükü Arthur Wellesley’den almakta. Zaferi onurlandırmak için yapılan bu lezzet 19’uncu yüzyılın başından günümüze kadar davet sofralarını süslemeye devam etmekte.
Beşamel (bechamel) sos
Hem Fransız mutfağı hem de dünyada yaygın olarak kullanılan, tereyağıyla kavrulan unun üzerine süt ekleyerek hazırlanan beşamel (bechamel) sosun keşfi ise 17’nci yüzyıla dayanmakta. Adını ise dönemin Fransa Kralı XIV. Louis’in fahri olarak baş kahyası olan Louis De Bechameil’in isminden almaktadır.
Hünkar beğendi
Osmanlı Saray mutfağından günümüze uzanan Hünkar Beğendi ile ilgili rivayetlerden biri buruk bir aşk hikayesine dayanmakta. Köz patlıcana beşamel sos eklendikten sonra üzerine kuşbaşı etle servis edilen bu leziz yemeğin hikayesi 19’uncu yüzyılın ikinci yarısına uzanıyor. 1867 yılının yazında Osmanlı İmparatorluğu’nun hükümdarı Sultan Abdülaziz, uluslararası bir sergi için Paris’e gider ve burada III. Napoleon’u ziyaret eder. İmparator, eşi Eugenie ile Sultan Abdülaziz’i saraylarında ağırlarlar. Ancak rivayet odur ki bu ziyarette Sultan Abdülaziz ve İmparatoriçe Eugenie, ilk görüşte aşık olurlar. İkili yıllar sonra Süveyş Kanalı’nın açılışı nedeniyle yeniden bir araya gelir. Eşini temsilen Mısır’a gidecek olan imparatoriçe, öncesinde İstanbul’da Sultan Abdulaziz’i sarayında ziyaret eder. Yanında aşçısını getiren Euginne, sultan için beşamel sos yapılmasını ister. Bu sırada mutfağın baş aşçısı ise sosa közlenmiş patlıcan ile üzerine sultanın en sevdiği et yemeğin ekleyerek servis yapar. Sultan Abdülaziz bu yemeği öyle çok beğenir ki, o günden sonra bu yemek ‘Hünkar Beğendi’ olarak tüm ülkeye ve dünyaya nam salar. O günden sonra Euginne sarayda kalmaya karar verse de sultanın annesi Pertevniyal valide sultan tarafından haremden kovulur. Aynı tarihlerde Euginie’nin kocası III. Napoleon sürgüne yollanırken, kısa bir süre sonra Sultan Abdulaziz de tahtan indirilerek öldürülür. Kavuşamayan iki aşığın buruk hikayesinden geriye kuşaktan kuşağa aktarılan bir lezzet kalır.
Pavlova tatlısı
Yumurta beyazı, şeker ve nişasta gibi kolay malzemeleri muhteşem görünümlü bir lezzete dönüştüren bu tatlı adını bir balerinden almakta. Adını ünlü Rus balerin Anna Pavlova’dan alan Avustralya ve Yeni Zelanda mutfaklarına ait bu leziz tatlının görünümü ise onun zarif dansı ve uçuşan eteklerinden ilham alınarak hazırlanmakta.
Mozartkugel
Ünlü müzisyen Wolfgang Amadeus Mozart’ın ölümünden 100 yıl sonra onun anısına Salzburg’daki Brodgasse’de usta şekerlemeci Paul Fürst bir çikolata üretti. 1890’da çikolata kaplı badem ezmesine Mozartkugel adını veren Fürst’ün buluşu zamanla çok sevilen bir lezzet haline geldi.
İskender kebap
Ülkemizin vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan İskender kebabın hikayesi ise yaklaşık bir buçuk asır öncesine dayanmakta. 1867’de Bursa’da İskender Efendi tarafından icat edilen bu lezzet, dikey dönerle hazırlanmakta ve üzerine domates sosu, yoğurt, tereyağı eklenerek servis edilmekte.
Napolyon pastası
En az sekiz kat hamur ve arasına muhallebi katmanıyla hazırlanan Napolyon pastası, beklenenin aksine Fransız değil bir Rus mutfağı tatlısı. Fransız milföyünden esinlenerek hazırlanan bu pastanın ilk versiyonu 1912’de ülkenin Napolyon ve birliklerine karşı kazandığı zaferin 100’üncü yıl dönümünü anmak için yapıldı.
Beef Rossini
Fransa’nın popüler biftek lezzetlerinden biri de Beef Rossini özellikle son dönemde MasterChef programının jürilerinden Danilo Zanna’nın imza yemeklerinden biri olarak da ünlendi. Önce tereyağında tavada kızartılıp kruton üzerine alınan et üzerine kaz ciğeri ezmesi, patates ve garnitür eklenerek servis edilmekte. Yemeğe aynı zamanda iyi bir aşçı olan İtalyan besteci Gioachino Antonio Rossini onuruna kendisinin ismi verilir.
Krep Suzet
Fransız mutfağının özel tatlılarından bir olan krep süzet ise ismini bir oyuncudan almakta. 1897 yılında Paris’te hizmet veren Marivaux restoranının şefi Monsenyör Josephe, geliştirdiği tatlıya La Comedie – Française tiyatrosunda rol alan ve lakabı Suzette olan Fransız artist Susanne Reichenberg için hazırladığı bu kreplere onun adını verir.
Peş Melba tatlısı
Şeftali ve frambuaz püreleriyle vanilyanın dondurmanın harika birlikteliğinden oluşan Peş Melba tatlısının tarihi ise 19’uncu yüzyılın sonuna uzanmakta. Dönemin meşhur sopranosu Dame Nellie Melba, Wagner’in Lohengrin operasının premierinde sahne alır. Opera sona erdikten sonra Orleans dükü Philippe D’orleans ise sanatçının onuruna Savoy Oteli’nde bir davet düzenler. Otelin Fransız baş aşçısı Auguste Escoffier ise Melba için özel olarak “peach melba” adını verdiği tatlıyı hazırlar ve bu lezzet Fransız mutfağında özel bir yer edinir.
Abdigor köfte
Sinirleri alınmış etin macun kıvamına gelene dek dövüldükten sonra hazırlanan bu köftenin hikayesi ise yaklaşık 400 yıl önceye dayanıyor. Rivayete göre Doğubayazıt Sancak Beyi Çolak Abdi Paşa’nın midesindeki rahatsızlık nedeniyle et yiyemez ve aşçılar bu duruma çare ararken eti saatlerce taş tezgahta dövdükten sonra bir köfte hazırlar. Abdi paşa midesine dokunmayan bu köftenin tadını da çok beğenir. Yüzlerce yıldır özellikle hastalara diyet yemeği olarak hazırlanmaya devam eden Abdigor köfte Ağrı denilince ilk akla gelen lezzetlerden biri oldu.